19 Ağustos 2010 Perşembe

Facebook'ta Aşk Mümkün mü ?

Salı akşamı evimde iftar yaptıktan sonra twitter da muhabbet ederken değerli dostum Mahmut Avcı beni bağlarbaşı kültür merkezine hasbihal etmeye davet etti. Eee Küçük Çamlıca ile Bağlarbaşı’nın arası yakın olmasından mütevellit aldım minibook'u mu çıktım yola. Beklemeye başladım Esatpaşa- Üsküdar minibüsünü, o sıra trafik birbirine girmiş. Bir baktım 129T arıza yapmış, uzun körüklü araba nereden baksan 30 metreyi geçiyor boyu, arkasında birde İETT ilk yardım müdahele aracı var şeridin biri kapanınca orada bir sıkışma oluyor haliyle.



Bu arada arıza yapan araç olaydan birkaç gün önce durağa 20 metre kala kaçırdığım, yeni hareket etmesinden dolayı hızını kesip henüz kapanmamış ön kapısından beni alabilecekken hırsla gaza basıp “lütfen dur” şeklindeki el hareketime karşılık, ukalaca bana durağı işaret eden otobüs kaptanının kullandığı 129T .. İlahi adalet işte 2 gün önce Cihangirde Saklı Cafe'de yapacağım iftara yetişmek üzere yola çıktığımda beni almayan ve mecburen Üsküdar-Kabataş aktarmalı, Taksim yapmama sebebiyet veren otobüs ve kaptanı şimdi tam iftardan yarım saat sonra aynı durağı 30 metre geçtikten sonra arıza yapsın.



Neyse mutlu olamadım bu durumdan neticede mağdur olan bir sürü yolcu var. Çok beklemedim geldi benim minibüs. Arka dörtlünün hemen ön tarafında cam kenarında bir koltuk buldum. Hemen açtım bilgisayarı Mahmut Avcı'ya rapor vereyim “yola çıktım” diyeyim, dedim.



Ben bilgisayarda uğraşırken arkamdaki 2 gence kulak misafiri oldum ister istemez. Dertliydi içlerinden birisi: “bari bir kere görseydim gözü gözüme değseydi” diyordu. Buna karşılık diğeri de "hiç görüşmediniz değil mi abi" dedi.



“Yok görüşmedik, bir kere görmek istiyorum sadece bir kere” diyordu dertli olan. “Hımm.”. dedim, “dur bakıyım burada bir mesele var”



Anlatıyordu diğeri; “ama Facebook'ta resim falan ekliyor kuzenleriyle nereye gittiğini yazıyor. Dur bekle sen yarın bir gün yazacak o –caddedeyim, şuradayım” diye tesadüfmüş gibi gideceğim, “yeter artık” diyordu. “Zaten 10 gün kadar burada sonrasında Ankara’ya gidiyor” dedi. “Mesela derin İbrahim” dedim, kendi kendime..



Genç anlatıyor tabi “3 ay oldu tanışalı” diyor...



Neyse mevzu şu: Esas oğlan nasıl bulup ekliyorsa , hadi esas oğlan demeyelim Barış Manço’nun şarkısındaki gibi diyelim bizde. “Adem oğlu” diyelim gencimize, hanım kızımıza da “Havva kızı” diyelim. Malum “Adem oğlu kızgın fırın Havva kızı mercimek” diyor ya Barış abi.



Adem oğlu nasıl bulduysa ekliyor kızımızı Face'den.. Artık kız kabul ediyor mu ilk başta, yoksa mesajlaşıyorlar mı? Bilemem. Ama 3 ay içerisinde facebook’ta ki tesadüfi tanışma büyük bir aşka (!) dönüşüyor. Büyük ihtimal önce resimleri beğenmeler, resimlere yapılan yorumlar, tabi arada kıskançlıklarda yok değildir. “Kim bu resmine yorum yapan” falan şeklinde kavgalar olmuştur, illaki olur. Hatta Adem oğlu biraz maçoysa ki bu maço değildi Havva kızına “face'den resimlerini kaldır sadece bana gönder resimlerini” diyebilir, ya da “sadece ben göreyim” diyebilir. Ayarları var nede olsa.



Artık geçen 3 aylık süreçte muhakkak ki ÖSS sınav maratonu başladığı için görüşemedi gençler. Zaten kızımız büyük ihtimal, sınavdan sonra tatile gitti görüşememiş Adem oğluyla, Havva kızı. Eee sınav sonuçları da geçen hafta açıklanmış ve Ankara'yı kazanmış genç kızımız.



Eee tabi Ademoğlu haklı, Havvakızı farklı bir şehirde Üniversiteye gidecek. Yeni ve daha gerçekçi bir ortam. -Gözden ırak gönülden ırak misali.

Neyse Ademoğlu bu sebepleri göz önüne alarak haliyle yerinde bir endişede. O yüzden “bir kere görseydim gözleri gözlerime değseydi elini tutsaydım” diyor. Belli ki o da umudu kesmiş ama “bir kere bir kere” diye feryadında da bir yerde haklı.





Netice itibarıyla Ademoğlu kaybetmez kaybeden Havvakızı olur . Bu bir hayat felsefesidir daima giden kaybeder. Ama hiçbir kayıp tek taraflı değildir.



Niye yazdım şimdi bunları? 3 aylık bir Facebook hikayesi beni, camlardan, pencere kenarlarından, aşk yaşayan, uzaktan görerek seven, arada mektuplaşan aşıkların olduğu eski yıllara, çocukların cam kenarlarında ezan ve top sesini dinlediği, eski Ramazanlara götürdü.



1 haftasını geride bıraktık. Cümleten Ramazan ayımız hayırlara vesile olsun.